"Yaptığınız işi daha fazla sahiplenmek ve zaman zaman iş ortamında akış deneyimi yaşamak, iş yaşamınızı daha keyifli bir hale getirebilir."
Günümüz iş dünyasında yaşanan gelişmeler, bireyin yaşamının çok büyük bir bölümünü iş ortamında geçirmesine neden olmaktadır. Birçok birey için iş yaşamı, yaşanan teknolojik gelişmelerin etkisiyle hayatın merkezinde yer alan bir olgu haline gelmiştir. Birey herhangi bir anda, kendisini bir anda yoğun bir iş ortamında bulabilmekte ve aktif bir şekilde işe odaklanma ve kendini işe verme konusunda önemli sıkıntılar yaşayabilmektedir. Günümüzün teknolojik olanakları göz önüne alındığında, genel yaşam ve iş yaşamını birbirinden izole kavramlar olarak düşünmek olanaksızdır.
Genel yaşam ve iş yaşamı arasındaki iç içe geçmişlik durumu, genel yaşamından mutluluk duyan ve yaşam kalitesini olumlu olarak değerlendiren bir çalışanın, her koşulda işletmesini sahiplenmesinin ve kendisini çalıştığı işletmenin bir parçası olarak hissetmesinin mümkün olabileceğini de gündeme getirmektedir. Çalışanın genel yaşam doyumu, örgütüyle özdeşleşmesi ve akış deneyimine yatkınlığı arasındaki olası ilişkiler, yönetimsel açılardan değerlendirilmesi gereken önemli olgular olarak dikkat çekmektedir.
“Çalışanın işinden elde ettiği tatmin ve kazandığı deneyimler, iş dışındaki genel yaşamını yoğun bir şekilde etkiler. (Brayfield vd., 1957).”
Bir başka deyişle iş yaşamı, çalışma dışı yaşama önemli ölçüde etki eden bir kavramdır. Bireyde yaşam doyumunun oluşmasında, iş yaşamından elde edilen doyumunun büyük katkısı vardır. Aynı zamanda iş doyumu, genel yaşam doyumunun alt bir alanı olarak değerlendirilebilecek bir olgudur (Keser, 2005). İş ortamında yaşanan deneyimler, bireyin genel yaşamını olumlu veya olumsuz yönde etkiler. Aynı şekilde genel yaşam deneyimleri de, iş yaşamında olumlu veya olumsuz etkilere sahiptir. Genel yaşamda edinilen olumlu deneyimlerin iş yaşamını etkilemesi ve bunun sonucunda bireyin görev yaptığı örgütü sahiplenmesi, kendisini örgütün bir parçası gibi hissedebilmesi ve daha yüksek düzeyde örgütsel özdeşleşme davranışı göstermesi de mümkün görünmektedir. Mael ve Ashforth’a (1992) göre örgütsel özdeşleşme, bireyin amaçlarının örgütün amaçlarıyla eşlenik hale gelmesi ve bireyin kendisini örgütün bir parçası gibi hissetmesi olarak tanımlanan bir durumdur. Örgütüyle özdeşleşebilen bireyler, örgütünün yaşadığı başarıları veya başarısızlıkları, kendi başarı veya başarısızlıkları olarak algılayabilirler (Ashforth ve Mael, 1989).
Teknolojinin getirdiği olanaklar neticesinde; bir çalışanın genel yaşamını yaşarken kendisini aniden aktif bir iş ortamı içinde bulması, güçlü bir odaklanma ve kendini işe verme yeteneği gerektirir. Bahsi geçen bu güçlü odaklanma yeteneği, örgütsel literatürde akış deneyimine yatkınlık şeklinde tanımlanmaktadır.
“ Csikzentmihalyi (1990), çalışan bir bireyin kendisine içsel bir motivasyon sağlayan ve zor olduğunu hissettiği halde aynı zamanda kontrol altında da tutabildiği görevlerle haşır neşir olduğunda benzersiz bir şekilde yaşadığı psikolojik bir durumdan bahsediyor”
İş yaşamında akış deneyimi olarak adlandırılan bu psikolojik durumun, yaşam doyumuyla ve bireyin örgütle özdeşlemesiyle de bazı ilişkilerinin söz konusu olabileceği düşünülmektedir. Akış deneyimine yatkın olma durumu keyifli bir deneyim şeklinde tanımlanmakta olup, bireyi olumlu yönde etkilemekte ve iş performansında da önemli avantajlar sağlayabilmektedir (Nakamura ve Csikzentmihalyi, 2005). Çalışan bir bireyin iş yaşamında akış deneyimi yaşamaya yatkın bir davranış sergilemesi, örgütsel özdeşleşmeye ve yaşam doyumu algısına katkı sağlaması açısından oldukça önemlidir. Günümüzdeki teknolojik gelişmelerle birlikte daha fazla önem kazanan içe dönük motivasyon ve odaklanma ihtiyacı, yaşam doyumu ve iş doyumu arasındaki iç içe geçmişlik durumunun verdiği sıkıntıları azaltmak açısından önemli bir reçete haline gelebilir.
Bu çalışma kapsamında; çalışanın yaşam doyumuna yönelik algısı, örgütsel özdeşleşme düzeyi ve akış deneyimine yatkınlığı arasında temel bazı ilişkilerin var olabileceği varsayılmıştır. Araştırmada bilişim sektörü çalışanları esas alınmış ve bu sektördeki bireylerden elde edilen veriler analiz edilerek incelenmiştir. Çalışma için belirlenen kuramsal çerçeve kapsamında; yaşam doyumu, örgütsel özdeşleşme ve akış deneyimi kavramlarına yönelik araştırmalar yapılmış ve bir araştırma modeli oluşturulmuştur. Ardından, belirlenen araştırma modelini temel alan hipotezler üretilmiştir. Hipotezler, bilişim sektörü verilerine dayanılarak sınanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, bilişim sektörünün temel dinamikleri esas alınarak detaylı bir şekilde tartışılmıştır.
Kaynak: Fidanboy, C. Ö. (2019). Çalışanların yaşam doyumuna yönelik algıları, örgütsel özdeşleşme düzeyleri ve akış deneyimi arasındaki ilişkiler: bilişim sektörü örneği. OPUS International Journal of Society Researches, 12, 822-849.
Comments